Öyle bir yaş ki 40 yaş...
Yitip gidenle parçalanıyorsun yavaş yavaş.
Toplanıyor anılar ordan burdan,
Dolanıyor ayaklarına ayyaş ayyaş.
***
Artık şaşıracak yaşta değilsin,
Kızacak, isyan edecek yaşı da geçmişsin,
Henüz kurt olmasan da, eee artık kuzu da değilsin...
Öyle arada derede bir yaşmış bu 40 yaş.
Hem tevekkül edersin, hem mücadele
Bilirsin gelecek gün de değerli bir taş.
Ama uğurlanan da sensin, yitip gidenler kadar.
Parça parça konmuş tabuta gidiyor geçmişin.
Ne isyan edersin, ne kızarsın.
***
Sessiz, vakur bir veda
Gözlerinde bir iki damla yaş.
Mehmet Ali Birand, Toktamış Ateş, Ahmet Mete Işıkara'nın ardından....
Veee de yitip giden değerlerimizin ardından....
Guzel fotograflarla suslenmis huzunlu bir yazi. Ya da ustad Cemal sureya'vari bir ifadeyle soyleyecek olursam, huzunlu fotograflarla suslu guzel bir yazi. Fakat 40 yas, insani o kadar huzunlendirecek bir yas da degil. Henuz yolun yarisi...
YanıtlaSilHer iki ifade içinde teşekkür ederim. Benim de hedefim 40 yaşın yolun en az yarısı olması. Ama bu yaşta yitirdiklerimiz bizi biz yapanlar,gelecek değerli bir taş olsa da, bu his hüzünlü.
SilKendimden pek çok şey buldum bu şiirde. Eline, yüreğine sağlık.
YanıtlaSil