Sayfalar

28 Temmuz 2012 Cumartesi

Bir Dönüş Yolculuğu - Burgazada 06.20 Vapuru

Burgaz'da
Sabah ezanına eşlik eden martılarla
Ada'nın serin sabahına uyanırsan
Acelesi olmayan bir yürüyüş yap....
(videoyu açık bırakarak takip edin,sadece martıların senfonisi için eklenmiştir)




Seni selamlayanlara selamı eksik etme,
Bir ada'da olduğunu unutma....

 İlk vapur en sessiz, en yavaş vapurdur, o da bozmaz sabahın ahengini....

Acelesi olmayan yolcularla, acelesi olmayan vapura bin ve usul usul  yapacağın yolculuğun tadını çıkar...


 Serin bir lacivert kaplamışsa heryeri, 




Kare kare hafızana kazımak
isteyeceksin herşeyi....






Bundan sonrası İstanbul'a kadar siyah beyaz bir film gibi ....


























SON :)

21 Temmuz 2012 Cumartesi

Gökçeada : Kısa bir mola


GÖKÇEADA : KISA BİR MOLA



Gökçeada'ya gitmek için önce Gelibolu Kabatepe limanına gidilir...













Öyle çekirdek aile gidelim ada halkıyla bütünleşiriz hayalleri kurulmaz, sağlam bir dost tayfası gerekir...Zira Bozcaada'dan daha ıssız ve büyük bir adada olacaksınız.

Mümkünse (veya sanslıysanız!) GESTAŞ'ın hızlısı ile 1 saat 15 dk sonra Gökçeada'da olunur...Aksi halde sallana sallana 2 saatten fazla sürer.
Feribotta saç baş dağıtılır...
Hiç vakit kaybetmeden Laz Koy'una gidilir ve yüzülür. Baska yerlere gitmeye gerek yok, en az 1 saat sudan çıkmama garantisi veririm. O kadar yani:)
Kite surflerle fit kalanlar seyredilirken...
Şen Balıkçılık'ta hafif ! mezelerden oluşan bir öğle yemeği yenilir...

Kaleköy'de debelenmeden (!) Gökçeada Otel'e yerleşilir...   (ucuz, temiz, konforlu bir otel ve zengin bir kahvaltı büfesi var)


 Günbatımında incik boncukçularla oyalanıp... Vakit geçirmek için geçici dövme yaptırın. Dövmeci abi atamasını bekleyen bir biyoloji öğretmeniyse yüreklerinizi sızlatın...
Zeytinyağı-meze-rakıdan oluşan menüyle "ne iyi ettik geldik eş dost yemeği " yiyin. Ama otelin restaurantı tavsiye edilmez...

            Bir sabah ezanla kalkıp keçilerle birlikte tepeye tırmanın...veya
Güne Kırpık'ı severek başlayın...



Dereköy'e gidin, bakımlı manastırlara dışarıdan bakın...
                                    
                                                                                                         Terkedilmiş evlere casus gönderin...


Kırık dökük merdivenlerin...
   terkedilmiş iskambil kağıtlarının hüznü içinize çöksün...
varsa bir Ray-Ban(çakması makbul!) eğlenin...


Sonra baba topraklarında yazlık sahibi olmanın heyecanını yaşayan
Zeytinli'ye gidin...

Terkedilmişlik duygusu kendini cıvıldayan eski komşuların sesine bıraksın...

Madam'ın huysuz damadının elinden kahve için. Kahveyi değil ama keçi sütünden yapılan dondurmasını %100 tavsiye ediyorum...
Eski Beşiktaşlı futbolcu Barba Hristo'nun yerinde ikişer porsiyon yiyeceğiniz tatlılara gömülün :)

Restore edilen taş evlerin içine dışına bol bol bakın...veya oturun hayal kurun....

Fotoğraf çekecek bir köşe bulursanız,fırsatı sakın kaçırmayın.
..


Ne satın alacağım derseniz...Kekik balı, Elta zeytinyağı ve sabun tavsiye edilir....
Dönüşte feribot beklerken oturabileceğiniz tek büfe olan bu büfeden uzak durun...
Hızlı feribotla dönemesenizde, bir gecede feribot saatlerini değiştirseler, iki saat beklesenizde gülümsemeye devam edin...
Gökçeada size güle güle derken...
yanınızdaki yakışıklıyı öpün...
Gökçeada'da adayla ilgili okunabilecekler :
  • İmroz tarihi üzerine bir inceleme = A historical memorandum concerning the island of Imbros   (Moustoksidis, Andreas - Kutulmuşlu Barth)
  • Adalılar : İmroz'dan Gökçeada'ya ( Güliz Beşe Erginsoy)


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...